Kendini Kurnaz Sanan Tilki / Düşler Parkına Yolculuk -FABL-
Rahat bahçe(Serim):
Hayvanat bahçesi de bu duyguların ilk
olarak başladığı, naif olarak görünen yer. Bizim de ideallerimiz ve
zayıflıklarımız var. Şık binalarda oturmak için çalışıyoruz. Halbuki hayvanat
bahçeleri onların isteği haricinde insanların merakı için kurulmuş, özünde de
diğeri üzerine sağlanmış iktidar mekanları. Bu hayvanat bahçeleri de
kendileriyle yarış halinde, bizde şu hayvan var, şu kadar büyüklüğümüz diye
yarış var.
Fakat Rahat bahçe böyle değil, tamamen
hayvanların konforu için kurulmuş bir mekan. Her türden bir hayvan vardır ve bu
hayvanlar yoğun ilgiyle bakılmaktadır.
Rahat Bahçesi'nde ziyaretçiler bir taraftan
mutlu hayvanları kendi doğal ortamlarına
yakın barınaklarda izlerken diğer taraftan da şehrin kalabalık ve gürültüsünden
de uzaklaşma
fırsatı bulmaktadırlar. Çocuklar doğadan tamamen uzak, hayvanlarla hiç temas
etmeden, şehir hayatı içinde betondan oluşan ortamlarda büyümektedirler.
Çocukların Rahat Hayvanat Bahçesi'ni ziyaret etmeleri sayesinde hayatları
boyunca hiç görmedikleri hayvanları ve onların habitatlarını tanıma fırsatı
bulmaktadırlar...
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
''Sus be budala insan, ne rahatı ne
bahçesi. Biz istemedik bizi buraya getirmenizi bak bir de ne konuşuyor. Buradan
bir çıkarsam seni karım yapacağım.. Aa iyice ağzım bozuldu ha.. Neyse,
bunu okuyan sizler, kendimi tanıtayım;
Ben bir tilkiyim, hayvanlar arasında kurnaz
bir tilki olarak da bilinirim efenim. Bunları kırlangıcın isteği üzerine
günlüğe kaydediyoruz. İlk önce tek tek karakter tanıtımı yapılacakmış ve ben
2.nci sıradaymışım.. Ne tanıtımı derseniz bu Rahat bahçe olarak tasvir
ettikleri ama hiç rahat olmayan yere nasıl düştüğümün tanıtımı. Neyse ya 218
kelime oldu şimdiden, hızlıca konuya geçeyim yoksa sırada bekleyenler
üzerime çullanabilir.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde
uzak mı uzak diyarların birinde, büyük bir orman varmış. Bu ormanda büyük bir
tilki yaşıyormuş. Tilki o kadar büyük, o kadar gösterişli bir tilkiymiş ki;
hırladı mı dağı taşı inleten, ormandaki tüm hayvanları korkutan bir hayvanmış.
''Abartmadan anlat abartmadan, şapşal
moron..''
''Hikayemi bölmeyin, hikayemi bölmeyin..
Neyse devam ediyorum''
Bir gün yuvasında usul usul oturan tilki,
bir köpek tarafından ziyarete uğramış, fakat o köpekte bu pis insanlar için
çalışan köpektenlerdenmiş.. tilki bunu farkettiğinde çok geç olacakmış.
"Selamlar sevgili tilki!
Ormanlar kralı efendimiz, şu karşı köyden bir horoz ormanda yolunu kaybetmiş,
müsaade buyurursan bir geceliğine senin yuvanda misafir olarak kalabilir
mi?" demiş. Kapının önünde beklemektedir. Müsaade buyurursanız içeri davet
edeceğim.
Kurnaz tilki bu duruma çok şaşırmış ve
köpeğe pek inanmamış. Köpeğin beklenmedik bu davranışının arkasında sinsi bir
plan olabileceğini düşünmüş ama durumu hiç bozuntuya vermemiş. Teşekkür ederim
köpek kardeşim, misafir etmekten onur duyarım lakin "Evim biraz dağınık.
Misafirimize ayıp olmasın. Siz biraz dışarıda bekleyin de evimi toparlayayım,
çeki düzen vereyim, sizi sonra içeri alayım." Tilki, köpeği
kandırdığını sanmış.
Tilki daha önceden böyle durumlara karşı
tedbirliymiş. Yuvasını iki kapılı olarak inşa etmiş. Tilki arka kapıdan çıkarak
etrafı kontrol ederken dışarıdaki insanı görmüş ve başındaki tehlikeyi fark
etmiş. Tekrar yuvasına dönmüş, ama bir planı da varmış. Önceden böyle
tehlikelere karşı yuva kapısının iç bölümüne derin bir çukur kazmış, üstünü de
çalıyla örtmüş. Bir oyun oynamaya karar vermiş.
''Köpek kardeş, öleceğimin farkındayım.
Arkadaki beni bekleyen aç gözlü insanı gördüm. "Eh, n'apalım, demek
kaderimizde sana yem olmak varmış ." demiş. "Madem ölüm kapıya geldi,
bari bana biraz kaval çal ki, neşeleneyim, kendimi unutup öyle öleyim..
"Köpek, "Son isteği zavallının...
"demiş. Bulmuş bir kaval, füyt füüyt çalmaya başlamış. Köpek çalmış,
tilkicik, oynamış. Derken ötelerden kaval sesini alan insan koşuşturmuş;
gelmiş. Tilki, insanın ona doğru koştuğunu farkedince, yuvasının iç bölümüne
kazdığı çukuru kullanmış. Hızını alamayan insan köpekle çarpışmış ve
tepetaklak!
Zamansız bir işe kalkışmanın sonu budur.
Ölçmeli, biçmeli adımını ona göre atmalı. Tersi oldu mu, işte böyle Dimyat'a pirince
giderken evdeki bulgurundan olursunuz efendileeeerr.
Bu sözden sonra kaçmış olsaydım ne epik bir hikaye olurdu ama demi? Ama kaçamadım, tünelden çıktığımda daha kötü bir sonla karşılaştım ve hoppala buradayım.. Al şu günlüğü elimden kırlangıç, bak moralim daha çok bozuluyor haa!!
-Devamı Gelecek-
Yorumlar
Yorum Gönder