Kayıtlar

AKILLI BIDIK

 Başımda henüz kavak yellerinin esmediği ilkokul öncesi yıllarda annem bana akıl kutusu derdi. Çocuk aklımla kendimi bir kutu olarak hayal ederdim ama aklın ne olduğuna pek kala yormazdım. Yine o yıllarda sevdiğim bir çizgi film kahramanı vardı. Biraz da ona benzediğimi düşünüldüm. İsmi Akıllı Bıdık olduğundan, benzer yönler arardım onunla kutuya dönüştürülmüş çocukluğum arasında. Her nedense Akıllı Bıdık'ın başına gelen olaylar bende 'Akıllı' sıfatının pekde olumlu bir yakıştırma olarak kullanılmadığı kanısın uyandırmıştı ki annem akıl kutusu demeyi bırakıp beni Akıllı Bıdık diye çağırmaya başladı. Neyse ki ilkokul yıllarımda aldığım ilk zayıf notla bu yakıştırmadan da kurtulmuştum. Fakat bu sefer de sanki başka yerlerimdeymiş gibi bana sürekli "Aklını başına topla" deniyordu. Böylece aklımın, vücudumda farklı yerlere dağıtabileceğini ve olanca dikkatimi toplayabilirsem onu başıma çıkarabileceğimi öğrenmiş oldum. Bu oldukça eziyetli bir süreçti. Uzun çalışmalar b...

Gece Yarısı Olduğunda - Kısım I

 Gece Yarısı Olduğunda - Kısım I Aydığınlığın üstüne örtülmüş siyah perdeden, Siyah perdenin engelleyemediği tüm parlak ışıklara…   1912, Wallheim Şatosu Gergin, çok, çok korkunç derecede gergindim ve hayatım boyunca böyleydim diyemem; ama neden şimdi bu denli gergin olduğumu soracaksın? Hastalık duygularımı ortaya çıkarttı - yok etmedi - onları köreltmedi, daha fazla hissetmemi sağladı.   Her şeyden önce, akut işitme kaybına sahiptim. Bir zamanlar, gökte ve yerde olan her şeyi işitirdim. Güzellikleri, doğayı işitirdim. Şimdi, cehennemden çok şey duyuyorum. Hala nasıl delirdiğimi mi sorguluyorsun? O vakit dinle! Ve ne kadar sağlıklıyken, ne denli yok olmaya mahkum bir bireye dönüştüğümü size anlatayım.  Cani bir katil olma fikrinin beynime ilk nasıl girdiğini söylemek mümkün değil; hamile kaldığımdan beri, kabuslarım her gece gündüz beni avlıyor. Sevişmekten yana asla bir tutkum yoktu.   Yaşlı bir adamı sevmiştim. İlk yıllarımızda, bana tek bir yanlış yapm...

REC (2007) ''KORKUTUCU SENARYO, ÜRKÜTÜCÜ ATMOSFER, FAKAT YARATICILIKTA BİRAZ APTAL.''

Resim
  Filmin konusu:  Genç bir TV muhabiri olan Angela ile haber kameramanı Pablo, itfaiyecileri konu edinen bir program hazırlamaktadırlar. Oldukça sıkıcı geçen program bir telefonun gelmesiyle hareketlilik kazanır. Yaşlı bir kadının geçirdiği ev kazası ile ilgili gelen bu ihbar üzerine Angela ve Pablo itfaiyecilerin peşine takılır. Kadının evine varan ekip, evin içinden korkunç çığlıklar duyarlar. Bundan sonrası hafızalardan çıkmayacak bir kabustur. Düşüncelerim: 2007 yılında çıkmış ‘’REC’’ filmimiz,   kamera ekibinin, memurların ve bina görevlilerinin, çılgın,   hastalıklı delilerle binada sıkışıp kaldıklarını yavaşça fark ettikleri korkutucu bir durumdur. Isırdıklarında enfeksiyon yayılır ve bu durumu geç farketmektedirler. Tipik bir zombi senaryomuz var diyebiliriz, ama bu zombi filmimiz, dar merdivenlerden ve karanlık apartmanlardan oluşan, ürkütücü bir atmosferle sizi filmin sonuna kadar kapana kısılmış hissini vermeyi başarıyor. Kameramanın sürekli sallanması, oy...

Dabbe: Cin Çarpaması (2013) ''İKİ GÜNDÜR HUZURLU UYKU UYUYAMIYORUM''

Resim
  Konusu:  Psikiyatrist Ebru Karaduman ve Cinci Faruk Akat olarak bilinen Cin Çıkarma uzmanının aynı anda ilgilendikleri cin çarpılma vakasının ana kahramanı Kübra Duran isimli genç bir kızdır. Bir define bulma olayıyla ilgili korkunç ve lanetli bir geçmişe sahip olan Kıbledere köylüsü Kübra, aynı zamanda Ebru’nun çocukluk arkadaşıdır. Kübra, kına gecesinde aniden cinlerin saldırısına uğramış ve içinde büyüyen çok güçlü ve tehlikeli bir varlığın tehdidi altına girmiştir. Psikiyatrist Ebru, görüntülü olgu sunumu için Kübra'yı incelemeye alıp, Cinci Hoca dedikleri kişilerin hastalara yaptıklarını ve sonuçlarını kamera ile kayıt altına almak istemektedir. Psikiyatr ve Hoca birlikte Kübra'nın ailesiyle yaşadığı köy evine varırlar. Din ve bilim arasındaki bu çekişme gerçekler ortaya çıktıkça dehşete dönüşmeye başlar. İlk başlarda olaylar çözüme doğru giderken, Kıbledere’nin geçmişinde saklı olan ürpertici olaylar ve tuhaf bir şifre ortaya çıkınca, herkes için cehennem saatleri başl...

Insidious (I) (Ruhlar Bölgesi) (2010) Film İncelemesi - ''Neden bu kadar kötü''

Resim
  Konu: Josh (Patrick Wilson) ve Renai (Rose Byrne) üç çocuklarıyla beraber eski bir eve taşınmış ve mutlu bir aile yaşamı sürdürmektedirler. Fakat bir sabah çocuklarının komaya girdiğini farkederler ve hayatları altüst olur. Normal bir koma olmadığını, buna sebep olan başka şeylerin olduğunu farkederler ve bundan sonra olaylar başlar.. John ve Renai oğullarını açıklanamayan esrarengiz ve doğaüstü olaylardan, 'öteki'nden kurtarmak zorundadır. Doğa üstü ve esrarengiz, paranormal olayların yaşandığı filmde, yönetmenlik koltuğunda James Wan oturuyor. Düşüncelerim:  Perili ev türünün o eski karnaval hayalet evi gezintilerine eşdeğer olan filmimiz,  başlangıçta ümit vaat eden, izlenmesi keyifli, korkunun dozunu iyi ayarlan bir film olmasına rağmen, kısa süre sonra bulunabilecek tek heyecanın cılız, yaylı, kağıt hamuru çeşidi olduğu, gösterişli korku olduğunu farkediyoruz. Aşırı derecede görsel efektler ve bir süreden sonra hikayenin tam olarak, ‘’şimdi sen bunu yap, şunu yap, ...

Film İncelemesi: Teenage Mutant Ninja Turtles(2014)

Resim
Konusu:  Uğursuz Shredder, New York polisinin ve politikacılarının kontrolünü ele geçirir ve aynı zamanda acımasız Foot Clan'ı sokaklarda kaos yaymaya görevlendirir. New York polisi için ve New York halkı için kurtuluş şansı pek yok gibi dursada,  mutant suç savaşçıları Raphael, Leonardo, Donatello ve Michaelangelo harekete geçer. Shredder'ı yenmek için, mutant kahramanlarımız, cesur muhabir April O'Neil ve  kameramanı Vern Fenwick'i de yanlarına alarak Shredder'ın planı çözmeye çalışırlar ve bir zamanlar muhteşem olan New York'u yeniden yükseltmeye büyük bir çaba sarfederler.  Düşüncelerim Konumuz aşşağı yukarı bu şekildedir. Filmin konusuna baktığımızda, bir kısmın çok absürt durduğunu hızlıca farkedebiliriz. Eğitimli mutant savaşçılarımız ninja kaplumbağaların neden bir muhabire ve kameramana ihtiyaç duyduğunu pek çözemeyiz. İşte film burdan itibaren o kadar kötüleşiyor ki, neredeyse filmi izlenmez kılıyor. Hele kaldı ki, April O'neil karakterini canlandı...

İstenmeyen: Peşime Düşen -Bölüm II-

 Titreyen dudaklarla konuşmak için çabalayarak kemik kurumuş ağzımı açtım. “… İyi akşamlar… Yardımcı olabilir miyim memur bey? Ehliyetimi görmeniz gerekiyor mu? "   Sözlerimin kulağa ne kadar saçma geldiğini, onları söyler söylemez anladım, ama eylemlerim bir yanıt uyandırdı. Omurgamı ürperten derin bir vızıltı sesi duydum. Daha iyi yargılamama karşın, bakışlarım onun cansız yüzüne ve o yırtıcı gözlere çevrildi. Ağzı ardına kadar açıktı ve geceden daha karanlık, derin mi derin boşluk ortaya çıkardı.  Konuştuğunda, hiç duymadığım insan sesine benzemiyordu. Çığlık atan sözler o kadar gürültülüydü ki neredeyse kulak zarlarımı patlattı… Ne dediğini anlamamıştım, latinceye benzetmiştim bir anda… Makineli tüfeğini kaldırdı. Eşzamanlı olarak, iki yoldaşı tüfeklerini doğrudan bana doğrultarak, parmaklarını tetiklerin üzerine koydu ve ateş etmeye hazırlandı. Çaresizce kaçmaya çalışırken çığlık attım, eğildim ve yolcu tarafındaki kapıyı açtım. Yardım çağırmak için çok geç o...